Tarihteki İlmi Soykırımlar

 Geçen 

Zeki Bayraktar 'ın Tarihteki İlmi Soykırımlar kitabını okudum. 

Daha önce paylaşmıştım. Hasan el Basri, zamanın halifesi tarafından Kader hakkında söyledikleri nedeni ile tehditkar bir mektup alır. Tayyibin döneminden bir alimdir. Yani Peygamberimizin ölümünden 11 yıl sonra medinede doğmuş, orada Pek çok sahabe tanımış bir alim. 

Halife Mervan'a yazdığı cevap ise bir alman araştırmacı tarafından Süleymaniye Kütüphanesinde bulunuyor. (Daha önce kimse fark etmemiş)

Bu 6,5 sayfalık mektup islam anlayışını baştan sona değiştirebilecek pek çok veriyi de bize ulaştırıyor. Tabi gelenek bu konuda sessiz kalmış. Bu konuda bir tez ve 2 kitap vardı. Hatta grupta daha önce paylaştığım Mustafa İslamoğlu'nun kitabı bunlardan biri..(Gerçekten güzel bir kitap, mutlaka edinilmeli)

Zeki hocamız şimdi bu konuya başka bir noktadan bakıyor. Sünnet anlayışına ve Kurandaki Nebi, Resul ayrımına hep getirilen "Bunca yıldır kimse fark etmedi de ilk siz mi fark ettiniz" sorusuna cevap veriyor. Bir de bunu yakılan, yok edilen eserler üzerinden veriyor. 

Şu an bize ulaşan bütün tefsirler aslında neredeyse aynı, birbirinin kopyası..

Ama geçmişte Muteziler tarafından yazılmış 60 kadar tefsir, binlerce cilt el yazması kitap yok edilmiş. Bu kitaplara / tefsirlere atıflar var ama kendileri yok. Eserleri yazanlar ise baskınlar, güçlüler tarafından sürgün edilmiş. Kitapları yok edilmiş..

Bu kitap tam da bunu ortaya koyuyor. Hasan El Basri özelinden Kaybolmuş eserler hakkında. 

Herkese tavsiye ederim.

Melekler de Sorar

 Bakara Ayet:30

Rabbin, meleklere şöyle demişti: "Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim." Melekler de: "Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz," dediler. "Bilmediğinizi Ben bilirim," dedi.

BAKARA'nın son iki ayeti "Amener Rasulu" diye başlar.

 BAKARA'nın son iki ayeti "Amener Rasulu" diye başlar. Sürekli arapçadan okunur, keyifle dinlenir.

Anlamı:

(Bakara 285) Rasul Rabbinden kendine indirilene (önce kendisi) iman etti, sonra da mü’minler. Hepsi Allah’a, meleklerine, mesajlarına ve elçilerine inandılar: “O’nun elçilerinden hiçbiri arasında ayrım yapmayız. İşittik ve itaat ettik; bağışlamanı dileriz ey Rabbimiz: zira varış sanadır!” (dediler).

(Bakara 286) Allah kimseyi taşıyacağından fazlasıyla mükellef kılmaz. ﴾1﴿ Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük de kendi aleyhinedir. Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak, bundan dolayı bizi cezalandırma! ﴾2﴿ Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! ﴾3﴿ Rabbimiz! Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi sorumlu kılma! Günahlarımızı affet, bizi bağışla, bize merhamet et! Sen bizim Mevla’mızsın; Kâfirler güruhuna karşı Sen bize yardım et! ﴾4﴿ /

Hayat Kitabı Kur'an - Mustafa İslamoğlu

Hiç Rasuller arasında ayrım yapmamak ne demek düşündük mü? Meleklere iman hadi onları görmedik.. Mesajlara / Kitaplara iman ne demek düşündük mü? Bakara 136 ve Ali İmran 84 ü dikkatli okursak kitaplar arasında da ayrım yapmamalıyız. Bu nasıl olacak? Düşündük mü? Zuhruf 44 ve Furkan 30 ile birlikte düşünürsek Tevrat ve İncil'i nereye koyacağız.. Kuran o kitaplar bozuldu demediği gibi kitapları ayırmayın diyor.

Bir incil okumaya başlarsanız göreceksiniz ki: Tevrat'la başlar.. İçinde Zebur da var. Son bölümü yeni Ahit. Hep birlikteler. Kitapları ayırmamışlar. Bir arada okuyorlar. Ama incille dinlerinin tamamlandığını düşünüyorlar.

Düşünelim..

Kuran okuyana kadar bazı şeylerin İslamın doğal parçası sanıyordum..

1- Allah’ın azaplarından biri de mezheplere bölmektir.

En'âm 65

De ki: "Üstünüzden veya ayaklarınızın altından size bir azap göndermeye, yahut sizleri mezheplere bölüp birbirinizin kötülüğünü tattırmaya O´nun gücü yeter." Bak, anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl da açıklıyoruz.

2-Mezheplerle müslümanların ilişkisi nasıl olmalı?

En'âm 159

Dinlerini parçalara ayırıp mezhep mezhep olanlarla senin hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ALLAH´a kalmıştır; sonra onlara durumlarını haber verecektir.

3-Mezheplerin büyük gün nasıl isimlendirliğine dikkat edin.. 

Meryem 37

Mezhepler, (İsa´nın kimliği üzerinde) aralarında anlaşmazlığa düştüler. Büyük birgüne tanık olacak kafirlerin vay haline!

4- Doğru söze ne denir?

Rum 32

Onlar ki dinlerini parçaladılar ve mezhep mezhep oldular. Her parti kendine ait (imam ve kitap) larla sevinip övünmektedir.

5-Acı azabı kimler çekiyor?

Zuhruf 65

Partiler ve mezhepler aralarında tartıştılar. Acı azaptan dolayı vay zalimlerin haline.

Bir Ayetin İzinde: Serin Tepedeki Sır

“Meryem oğlunu ve annesini bir ibret (ayet) kıldık; onları barınmaya elverişli, pınarı olan bir tepeye yerleştirdik.”
(Kur’an-ı Kerim, Mü’minûn Suresi 50. Ayet)

Yaz aylarında Şirince yanar. Taş evlerin gölgeleri bile kaçarken, serinlik arayan adımlar dağlara yönelir. Şirince'nin biraz üzerinde, Bülbül Dağı'nın eteğinde başka bir dünya gizlidir: Meryem Ana Evi.

Gür yaprakların arasına saklanmış küçük taş bir yapı… Önünde duran sade bir çeşme… Ve bir yazı:
“Meryem Ana Kaynak Suyu – İçilir.”

Serin suyu avuçlarınıza aldığınızda zaman bükülür. Çünkü bu yapı sadece bir taş ev değildir. Burası, hem Kur’an-ı Kerim’de ayetle bildirilen, hem de bir Katolik rahibenin mucizevi rüyasında gördüğü bir yer. Ve bugün, Papa’ların bile ziyaret ettiği kutsal bir hac mekânıdır.

---

🌿 Kur’an'daki İşaret: Serin ve Pınarlı Bir Tepe

Kur’an-ı Kerim’in Mü’minûn Suresi 50. ayetinde, Hz. Meryem ve oğlu Hz. İsa’nın, “barınmaya elverişli, pınarı olan bir tepeye yerleştirildiği” ifade edilir. Ayette ayrıca bu durumun bir “işaret” olduğu vurgulanır.

Bugün bu tanımın birebir karşılığı gibi duran yer ise İzmir’in Selçuk ilçesi yakınlarındaki Bülbül Dağı’dır. Çünkü:

• Burası serin,

• Pınarı vardır,

• Yerleşime elverişli bir tepedir,

• Ve milyonlarca insan tarafından "işaretlenmiş" bir kutsal mekân olarak ziyaret edilir.

---

🙏🏼 Mistik Bir Kadının Gördüğü Rüya

1800'lü yıllarda Almanya'da yaşamış Anna Katharina Emmerick adlı bir rahibe, hiç Kudüs'e gitmemiş olmasına rağmen Hz. Meryem'in yaşadığı evi rüyalarında detaylı şekilde gördüğünü iddia etti.

Bu vizyonlarda:

• Ev çam ağaçlarıyla çevriliydi,

• Tepe üzerindeydi,

• Bir su kaynağı vardı,

• Sessizlik ve huzur hâkimdi.

Onun bu anlatımları, ölümünden sonra Clemens Brentano tarafından yazıya geçirildi. Ve tam 60 yıl sonra, 1891'de, Fransız papazlar bu tarifleri takip ederek Bülbül Dağı’nda gizlenmiş o yapıyı buldu. Anna’nın tarif ettiği yerle birebir örtüşüyordu.

---

✨ Anna Katharina Emmerick’in Mucizevi Özellikleri

Emmerick sadece vizyonlarıyla değil, bazı olağanüstü özellikleriyle de dikkat çekti:

• Stigmata (ellerinde ve ayaklarında Hz. İsa’nın yaralarına benzer izler)

• Yıllarca yemek yemeden, yalnızca kutsal ekmekle yaşaması

• Tanımadığı yerleri ve olayları detaylı tarif edebilmesi

• Bedeninden ışık saçıldığına dair tanık anlatımları

• Her Cuma Hz. İsa’nın acısını bedensel olarak yaşaması

Tüm bu olağanüstü durumlar Katolik Kilisesi tarafından titizlikle incelendi. Ve 2004 yılında Papa II. Jean Paul, onu "Beata" (Kutlu) ilan ederek azizlik sürecini resmen başlattı.

---

⛪ Papa Ziyaretleri ve Katolik Hac Merkezi

Burası sadece bir keşif yeri değil, aynı zamanda Katolik dünyasının resmî hac merkezlerinden biridir.
Bugüne kadar burayı ziyaret eden papa ve din adamları arasında:

• Papa VI. Paul (1967)

• Papa II. Jean Paul (1979)

• Papa XVI. Benedictus (2006) yer alır.

Her biri burayı kutsamış, dua etmiş ve Katolik dünyasına buranın ruhani değerini hatırlatmıştır.

---

🕊️ Serinliğin İçindeki Mucize

Bugün Meryem Ana Evi’ni ziyaret edenler sadece dua etmekle kalmaz. Aynı zamanda zaman, inanç ve mucizeyle örülmüş bir anlatının parçası olurlar. Şirince'nin sıcağından çıkıp buradaki serinliğe vardığınızda bir şey hissedersiniz:

Bu sadece bir dağ evi değil.
Bu bir ayetle işaretlenmiş mekân.
Hem Müslümanlara hem Hristiyanlara açık olan, inançlar üstü bir bağ.

---

📌 Son Söz

Bir Katolik rahibenin rüyası, bir Kur’an ayetiyle buluşur mu? Bu kadın gerçekten mucizevi birimiydi?

Bu sorunun cevabı Bülbül Dağı’nın serin rüzgarlarında, kayanın içinden usulca akan suda ve dualarla dolmuş taş yapının gölgesindedir.

Belki de Kur’an bu yüzden "ayet" der, sadece kelimeye değil, yaşanmış ve yaşanacak olana işaret eder.

Kurban edilecek çocuk kimdi?

İbrahim Peygamberin kurban etmek için götürdüğü çocuk Geleneğin anlatımına göre İsmail Peygamber'dir..

Bu konuda geçen bir paylaşımda bulunmuştum. Kuran'da aslında bu çocuğun isminin verilmediğini yazmıştım. Tevrat'da ise İSHAK olarak geçer.

Kuran'ı Biraz daha dikkatli okuduğumda ve ayetleri bir araya getirdiğimde o çocuğun kim olduğu ortaya çıkıyor...

11:69 Elçilerimiz İbrahim'e müjdeyi götürdüklerinde "Selam!" (Barış olsun) dediler. O da "Selam!," dedi ve hemen (onlara) kızartılmış bir buzağı sundu.

11:70 Ellerinin ona uzanmadığını görünce, durumlarını beğenmedi; içine bir korku düştü. "Korkma," dediler, "Biz Lut'un halkına gönderilmiş bulunuyoruz."

11:71 Ayakta duran karısı (bu habere sevinip) gülünce biz de ona (ibrahim'e) İshak'ı ve İshak'ın ardından Yakub'u müjdeledik.

11:72 "Vay başıma gelenler," dedi, "Ben bir yaşlı kadın ve kocam da ihtiyar bir adam iken çocuk mu doğuracağım? Bu çok garip bir şey!"

11:73 "Allah'ın işine mi şaşıyorsun," dediler, "Allah'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinizedir ey ev halkı. O Övgüye En Layıktır, Yücelerin Yücesidir."

Bu ayetlerden anlıyoruz ki, Müjdelenen çocuk İshak. Müjdelenmesinin nedeni zaten Annesinin (Sara) yaşlı bir kadın olması.

Yine bu müjdelenen çocuk hadisesi şu ayetlerde de geçiyor. Müjdelenen çocuk babası ile büyüyor. Çalışma yaşına gelince Kurban edilmeye götürülüyor.

37:101Biz de ona (ibrahim'e) yumuşak huylu bir erkek çocuk müjdeledik.

37:102Onunla birlikte çalışma çağına varınca, "Oğlum," dedi, "Rüyamda seni boğazlamam gerektiğini görüyorum. Ne düşünüyorsun?" "Babacığım," dedi, "Sana emredileni uygula. Allah dilerse beni sabırlı bulacaksın."

37:103Böylece ikisi de teslim oldu ve onu alnı üzerine yıktı.

37:104Kendisine, "İbrahim!" diye seslendik,

37:105"Sen rüyanı uyguladın." İyileri böyle ödüllendiririz.

37:106Gerçekten bu apaçık bir sınavdı.

37:107Ve biz ona fidye olarak büyük bir kurban verdik.

37:108Sonrakiler için onun tarihini koruduk.

37:109İbrahim'e selam olsun.

37:110Biz iyi davrananları böyle ödüllendiririz.

37:111O, bizim inanan kullarımızdandı.

37:112Ona (ibrahim'e) İshak'ı müjdeledik, erdemlilerden bir peygamber olarak.

37:113Ona da İshak'a da lütufta bulunduk. Kuşkusuz, ikisinin de soyundan hem iyi davrananlar var, hem kendisine zulmedenler.

Müjdelenen çocuğun bu olaydan sonra Peygamber'liği müjdeleniyor.

Geleneğin anlatımına göre Oğul İsmail Peygamber daha küçükken İbrahim Peygamber'in yanından ayrılmak zorunda kalır. Çünkü İsmail'in Annesi Hacer, Yaşlanmış ve çocuğu olmayan Sara ile sorunlar yaşarlar. Mekke çevresinde çölde tam susuzluktan ölecekken Zem Zem bulunur. Yani İsmail küçük yaşta gönderildiği için Peygamber babası ile büyümemiştir. Kurana göre Peygamber babası ile büyüyen çocuk Kurban'a götürülmüştür.

Hacer ise genç bir kadındır. Sara'dan çok daha önce İsmail'i doğurur. Ve Sara ile Sürtüşmeler yaşar. Sara, İbrahim Peygambere "Hacer ve çocuğu gönder" der. İbrahim Peygamber Allah'a danışır. Çünkü onlara birşey olmasından korkar. Allah onları gözetleyip koruyacağım, İsmail'in soyundan kocaman bir soy yaratacağım der.. Hacer küçük, belki de bebek İsmail ile çölde kaybolur. Susuz kalır. Tam tüm ümitleri sönecekken su bulunur. Tam bu arada gelenek de bu hikayeyi Kuran'a dayalı olmadan anlattığını unutmayalım. Geleneğe göre bu suya ZEMZEM denmiştir..

Şimdi dönelim Tevrat'a. Tevratta Sara'nın gülmesi, Sığır ikramı, oradan Lut kavmine gideceklerine kadar tüm detaylar verilir. Ve Müjdelenen çocuk İshak'tır. Sonra İshak Kurban edilmeye götürülür.. Aslında görüldüğü gibi Tevrat ve Kuran uyum içersinde. Kafamızı karıştıran ise bize Kuran dışı anlatılanlar..

İshak peygamberin oğlu Yakup, Peygamber olduktan sonra İSRAİL adını alır. Tüm Yahudilerin onun soyundan geldiğini yazar Tevrat. Tüm adı geçen Peygemberler de İshak'ın çocuklarıdır.

İsmail peygamberin soyundan ise Araplar gelir. Bu nedenle İsrail ve Arapların dili birbirine çok yakındır. Pek çok kelime ortaktır. Bu tevrat ve Kuran için de aynıdır.

İsmail Peygamberin soyundan da Muhammed Peygamber dünyaya gelir.

Tasdik Konusu.. Kuran önceki kitapları tasdik eder..

 Kuran'ın önceki kitaplara bakışı bence çok önemli bir konu. Kuran önceki kitapları anarken onlan hakkında "Mussaddikun" ya da "Musaddikan" kelimeleri ile anar. Yazı çok uzamasın diye sadece bu kelimelerin geçtiği ayetleri paylaşmak istiyorum. Bu kelimeler Sadık kökünden geliyor. Sadaka da aynı kökten gelir. Doğru demektir. Mussadikun ve Mussadikan Doğrulayan, Tasdik eden, Onaylayan demektir. Hatta tasdik de aynı köktendir. Kimse içinde hatalar bulunan bir kitabı tasdik etmez.

Musaddikan şu ayette de geçiyor..

3:39 O, mihrapta dikilmiş salat ederken, melekler: "Allah, seni yahya

ile müjdeliyor, O, Allah'tan gelen kelimeyi tasdik eden, toplumuna öncülük yapan, kendisine sahip olan, iyilerden bir nebi olacak." diye seslendiler.

Yukarıdaki ayette Yahya peygamber Allahın sözlerini Musaddikan (anlamını bilmediğimizi varsayalım) ediyor. Allah'tan gelen kelime yanlış olamayacağına DOSDOĞRU OLACAĞINA göre, bu kelimenin manası TASDİK, DOĞRULAMAK olmalı. Bazı arkadaşlar DOĞRULAŞTIRAN diyor. O zaman Yahya peygamber de Allah'ın hatalı sözlerini (HAŞA) doğrulaştırmış olur ki, böyle bir şey söz konusu olamaz.

Bakara / 2:41

Yanınızda olanı doğrulayan, Benim indirdiğime inanın. Onu inkar edenlerin öncüsü siz olmayın. Benim ayetlerimi az bir değere satmayın. Ve yalnızca Bana karşı sorumluluk bilinci taşıyın

Bakara / 2:89

Yanlarında olanı doğrulayan kitaplar, Allah'ın katından onlara geldiğinde nankörlük ettiler. Oysa nankörlük edenlere karşı, daha önce yardım istiyorlardı. Allah'ın laneti, nankörlük edenlerin üzerine olsun!

Bakara / 2:91

Üstelik onlara, "Allah'ın indirdiğine inanın!" denildiğinde, "Biz, bize indirilene inanırız!" derler ve Ondan sonra geleni inkar ederler. Oysa O, yanlarında olanı doğrulayan gerçektir.

Bakara / 2:97

De ki: "Cibril'e kim düşmansa, kuşkusuz, O, hem ellerinde bulunanı doğrulayan hem inananlara doğru yolu gösteren hem de sevinçli haberler veren olarak, Allah'ın izniyle, senin yüreğine indirmiştir!"

Bakara / 2:101 Onlara, yanlarındaki kitabı doğrulayan peygamber geldiği zaman, kendilerine kitap verilenlerden bir grup, güya hakikati bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın kitabını arkalarına atarak ondan yüz çevirmişlerdi.

Ali İmran / 3:3

Kendinden öncekilerini onaylayan Kitap'ı Hakk olarak sana indiren O'dur. Tevrat'ı ve İncil'i de O indirdi.

Ali İmran / 3:50

Ben, size Rabb'inizden, elinizin altında bulunan Tevrat'ı tasdik edici olarak ve daha önce size haram kılınmış bazı şeyleri helal kılmak için bir ayetle* geldim. Allah'a karşı takvalı* olun ve bana itaat edin.

Nisa / 4:26

Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Nisa / 4:47

Ey kitap verilenler! Yüzleri silip ters çevirmeden veya Cumartesi yoldaşlarını lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden önce, yanınızda olanı doğrulayan, indirdiğimize inanın. Çünkü Allah'ın buyruğu yerine gelecektir.

Maide / 5:46

Onların ardından, ellerinde bulunan Tevrat'ı doğrulayan, Meryem Oğlu İsa'yı gönderdik. Ayrıca, Ona, hem içinde yol gösteren ve aydınlık olan ellerindeki Tevrat'ı doğrulayan hem de içinde yol gösteren ve aydınlık olan İncil'i, sorumluluk bilinci taşıyanlar için verdik.

Maide / 5:48

Biz sana, kendinden önceki Kitap'ı tasdik eden, onu düzenleyen* bu Kitap'ı hakk* olarak indirdik. O halde, aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Ve sakın sana gelen hakkı bırakıp onların hevalarına* uyma. Ve Biz, sizin her biriniz için, bir şeriat* ve yöntem belirledik. Allah dileseydi, sizi tek tip bir topluluk yapardı. Ancak sizlere verdiği ile sizi sınıyor.* O halde hayırlarda yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Allah, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri bildirecektir.

Enam / 6:92

Bu, şehirlerin anası ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendisinden öncekileri doğrulayan kutlu bir Kitap'tır. Ahirete iman edenler, buna da iman ederler. Ve onlar salatlarını korurlar.

Enfal / 8:31

Onlara ayetlerimiz okununca derler ki "Tamam dinledik. Uğraşsak onun benzerini biz de söyleriz. Bunlar, öncekilerin yazdıklarından başka bir şey değildir."

Yunus / 10:37

Bu Kur'an, Allah'tandır. Başkası tarafından uydurulmuş değildir. Ancak kendinden öncekileri tasdik ve Alemlerin Rabbi'nden (geldiğine) şüphe olmayan kitabın açıklamasıdır.

Yusuf / 12:111

Onların tarihinde, bilinç sahipleri için bir ders vardır. Bu, uydurma bir hadis değil; fakat kendisinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin detaylı açıklaması ve inananlar için bir hidayet ve Rahmettir.

Enbiya / 21:24

Yine de Allah'tan önce bir takım ilahlara mı tutundular? De ki "Delilinizi getirin. Benimle birlikte olanların Kitabı budur. Bu, benden öncekilerin de kitabıdır." Onların çoğu, bu gerçeği bilmez de onun için yüz çevirirler.

Ahzab / 33:62

Daha öncekiler için de Allah'ın yasası buydu. Allah'ın yasasında bir değişiklik bulamazsın

Fatır / 35:25

Seni yalanlıyorlarsa, bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Onlara peygamberleri, mucizeler, sayfalar ve nurlu kitapla gelmişlerdi.

Fatır / 35:31

Bu kitapta sana vahyettiklerimiz, kendisinden öncekileri doğrulayan gerçektir.

Ahkaf / 46:12

Halbuki ondan önce, bir önder ve bir rahmet olarak Musa'nın kitabı var! Bu Kur'an da öncekileri tasdikleyen bir kitaptır.

Ahkaf / 46:30

Ve demişlerdi ki: Ey kavmimiz, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilmiş olan ve kendinden öncekileri doğrulayan, hakka ve doğru yola hidayet eden bir kitab dinledik.

Saff / 61:6

Hani Meryem oğlu İsa: "Ey İsrailoğulları! Ben, elinizdeki Tevrat'ı doğrulayan ve benden sonra gelecek olan, adı ahmed olan bir rasulü müjdeleyen Allah'ın rasulüyüm." demişti. Fakat onlara beyyineler getirince, onlar: "Bu, apaçık bir büyüdür." dediler.

İncil: Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab'dir

 Kuran Maide Ayet:72

"ALLAH, Meryem oğlu Mesih'tir," diyenler elbette inkar etmiştir. Oysa Mesih, "İsrail oğulları! benim de sizin de Rabbiniz olan ALLAH'a kul olun," demişti.* Kim ALLAH'a ortak koşarsa ALLAH ona cenneti yasaklar, yeri de ateş olur. Zalimler için yardımcıda bulunmaz.

İncil Markos 12:29‭-‬30 

İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: ‘Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab'dir. Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.’

Sünnetin Ayeti Neshi

 Peygamberimizden 250 yıl sonra yazılı hale gelmiş herhangi bir metin Kuran ayetini geçersiz kılar mı? Aşağıdaki metni okursanız, evet kılar. Kuranda olmayan, dinde olan bir sürü şey zaten bu yolla dine girmiştir.

Bakın son madde tam olarak buna delildir. Hadislerin en erkeni Peygamberimizin vefatından 250 yıl sonra yazılmıştır. Elçimiz bunları yazdırtıp kayıt altına aldırtmadı. 

250 yıl sonra birileri kalktı, çevrede Peygamberimize nispet edilen sözleri topladı ve yazdı. Yazılan kitaplar zaman içersinde Kutsallaştı. Hatta o kitaplar adeta Peygamberimize eşitlendi. O kitapları reddeden münafık, kafir, dinden dönen olarak adlandırıldı. 

Peki hiç düşündünüz mü? Peygamberimizin bile yazdırtmadığı bu hadisler Allah'ın ayetlerini nasıl siler, geçersiz kılar.

Zaman Görecelidir

Zaman Görecelidir

Hac Ayet:47

O azabı çabuk getirmen için sana meydan okuyorlar. ALLAH sözünü bozmaz. Rabbinin katında bir gün, onların hesabıyla bin sene gibidir.

Secde Ayet:5

Gökten yere kadar bütün işleri O kontrol eder. Sonra sizin saydığınızdan bin yıla eşit bir gün içinde kendisine yükselirler.

Mearic Ayet:4

Melekler ve ruh (vahiy/komutlar/Cebrail), elli bin yıla eşit bir gün içinde O'na yükselir.

Âl-i İmran Ayet:93

 Kuran-Âl-i İmran Ayet:93

Tevrat indirilmeden önce İsrail kendisine haram kılıncaya kadar İsrailoğullarına tüm yiyecekler helal idi. "Doğru sözlülerseniz Tevrat'ı getirip okuyun," de.

Tevrat-Tekvin 3 Bütün canlılar size yiyecek olacak. Yeşil bitkiler gibi, hepsini size veriyorum.

 4 “Yalnız kanlı et yemeyeceksiniz, çünkü kan canı içerir.

İnsanlar Kitaba yazılmamış şeyleri uydururlar..

İnsanlar Kitaba yazılmamış şeyleri uydururlar..

Bayraktar Bayraklı 57:27 

Sonra onların ardından da peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da onların ardından gönderdik ve ona İncil'i verdik. Ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duyguları koyduk. Ruhbanlığı ise kendileri uydurdular. Biz onu kendilerine yazmadık. Ancak onlar Allah'ın rızasını kazanmak arzusu ile bunu yaptılar; ama buna gereği gibi de uymadılar. Onlardan da inananlara ödüllerini verdik. Onların çoğu yoldan çıkmışlardır.

Tuhaf Bir Hadis

 Tuhaf bir hadis.. Nafaka isteyenin boğazını kesmeye girişen halifeler. 

Hadis kitaplarında bunlar dolu, ama hocalarımız maalesef bunları sunmaz. Kapsamlı Buhari ve Müslim hadis kitabı alırsanız görebilirsiniz. 

Hadis-i Şerifte Buyuruldu ki:

Hazreti Ebu Bekr Radıyallahu Anh gelip (Hazreti Peygamber'in huzuruna girmek için) izin istedi. Kapıda oturmuş bekleyen insanlar vardı. Onlara izin verilmemişti. Hazreti Ebu Bekr'e izin verildi, o da girdi. Girince, Aleyhissalatu vesselamı etrafında zevceleri toplamış olduğu halde sessiz oturuyor buldu. Derken Hazreti Ömer de izin istedi, ona da aynı halde iken izin verdi. Hazreti Ebu Bekr "Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ı güldürecek bir şey söyleyeceğim!"dedi ve sordu: "Ey Allah'ın Resulü! Harice'nin kızı benden nafaka istese ben de kalkıp boğazını kessem ne dersiniz?" dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) güldü ve: "Şu etrafında gördüklerinin hepsi benden nafaka istiyorlar!" dedi. Ömer, hemen kalkıp boğazını kesmek üzere Hafsa'ya yöneldi. Hazreti Ebu Bekr de kalkıp boğazını kesmek üzere Aişe'ye yöneldi. Her ikisi de: "Demek siz Resulullah'tan onda olmayan şeyi istiyorsunuz ha!" diyordu. Onlar: "Allah'a yemin olsun! Biz ondan asla olmayan şeyi istemiyoruz!" dediler. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlardan bir ay ayrı durdu. Arkadan şu ayet nazil oldu. (Mealen), "Ey Peygamber! Hanımlarına de ki: "Eğer dünya hayatını ve zevkini istiyorsanız, gelin boşanma bedelini verip sizi güzellikle serbest bırakayım. Eğer Allah'ı, Resulü'nü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, şüphesiz ki, sizden iyilik yapan ve iyi kullukta bulunanlar için Allah pek büyük bir mükafaat hazırlamıştır" (Ahzab 28-29). Hazreti Cabir devamla der ki: "Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hazreti Aişe Radıyallahu Anh'den başlayarak şöyle dedi: "Ben sana bir husus arzedeceğim. Cevap vermede acele etmemeni dilerim, ebeveyninle de istişare ettikten sonra cevap ver." "O husus nedir ey Allah'ın Resulü?" diye Aişe sorunca, Aleyhissalatu vesselam ayeti tilavet buyurdu. Bunun üzerine Hazreti Aişe hemen: "Yani sizi tercih meselesinde mi ailemle istişare edeceğim? Asla! Ben Allah'ı ve Resulü'nü ve ahiret yurdunu tercih ediyorum. Senden ricam, kadınlarından hiçbirine benim şu söylediğimi haber vermemendir!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Onlardan biri sormaya görsün, ben hemen cevap veririm. Zira Allah, beni zorlaştırıcı ve şaşırtıcı olarak değil, öğretici ve kolaylaştırıcı olarak gönderdi!" buyurdular.

Kaynak : Müslim, Talak 29, (1478)