28 Kas 2006

Nasıl Bir DSLR?

Ben klasik söylemlerden özellikle hoşlanmayan biri olduğumdan Canon veya Nikoncuların ezberden kör taraftarlar gibi en iyi makine hakkında dediklerinin hiçbirini kulağım duymaz. Şu ara dijital slr makinelere güzel bir body ve en azından 2 lensle bir başlangıç yapma isteği duyuyorum. Bütün inceleyebileciğim makineleri de incelemeye çalıştım. Öncelikle elim küçük sayılır. Zaten pek çok büyük makine de sevmem. Bu nedenle her ne kadar Nikon D70S hakkında güzel şeyler duymuş olsamda taşınabilirliği ve tutuşunun bence hoş olmaması nedeniyle pek düşündüğüm bir makine değil. Artık yeni geliştirilen titreşimle sensörün toz tutmamasını sağlama ve yine gövdeden gelen sensorun titreşerek elde çekilen fotoğrafların netlenmesi hoşuma gidiyor. Makinemde şunlar olmalı diye sıraladım:

1) Çok büyük bir gövdesi olmasın
2) Sensor temizleme titreşimi olsun
3) Sensorün titreşimleri ile image stabilizasyon özelliği
4) Gece çekimlerinde detay kaybı olmasın
5) Yüksek isolarda karlanma olmasın
6) Vizoru aydınlık olsun
7) Iso, Diyafram, Pozlama, Işık ayarları tek ve ayrı tuşla pratik değiştirilebilsin.
8) Şu an yok ama keşke diyebileceğim live-lcd ekran (olympus e-330 da mevcut) olması.
9) Sağlam bir gövde.

Gelelim makinelere...
Pentax K100d
Pentax'ın çok iyi lens ürettiği söylenir. Kit lensinin bile güzel bir lens olduğunu duydum. Gövdeden titreşim önleme, sensor temizleme var bu uygun fiyatlı (18-55 mm birlikte 500$) 6 mp lik makine. Sensoru nispeten önceki teknolojiye sahip olsada iyi renkler üretiyormuş bu güzel alet. Fiyatının uygun olmasının nedeni dslr de tutunamayan firmanın pazarlama stratejisi. Verilenin karşığılığnı sonuna kadar alınabilecek bir makine. Raw formatında 16 bit, jpeg de 12 bit renk derinliği.
avantajları
-gövdeden titreşim (sensor temizleme, netliğin sağlanması)
-Çok iyi marka
-40-50 yıllık lenslerin bu aletle kullanılabilmesi
- Harika fiyat
- Güzel sonuçlar
-d70 ten daha iyi bir vizör
-kit lensinin bilinen diğer markalardan daha kaliteli oluşu
Dezavantajları
-fazla yok! 450-550 dolar arasında 18-55 kit lensi fiyatı amerika sitelerinde.

Nikon D80

Efsane D70S'in yeni teknolojiler ile donatılmış yeni versiyonuda denebilir. 10,2 mp. d50-d200 arası bir ürün olduğu söyleniyor. Sony a100 le benzer özelliklere sahip. Gövdesi sağlam. Derinlemesine incelenmeli. 0,2 saniyede açılıyor. SD kart kullanıyor, saniyede 3 kare ardarda 100 kare çekebiliyor. 2,5 lcd ekran geliyor. Düşünülmesi gereken gövdelerden fakat biraz daha pahalı... 950$ body












Sony Alpha 100
10,2 mp. Sony teknoloji olarak harika bir noktadan girdi dslr piyasasına. Toz engelleme ve Titreşim engelleme özellikleri gövde ile geliyor. Kaliteli bir gövde. Konica-Minoltayı satın alarak kendi geliştirdi bu makineyi. Bu yılki bütün sony ar-ge sinin yüzde yirmisi dslr geliştirilmesine ayrıldığını duydum. Carl Zeiss te bu makineye lens üretecekmiş. Bekleyelim görelim diyoruz ama hala negatif birşeyler söyleyebilen de çıkmadı bu alet için. Galiba sony güzel bir ürün çıkardı. 18-70 kit fiyatı ülkemizde 1600 kdv dahil.










Olympus E-330



Kompak sayılabilecek bir gövdesi var, Kit ile gelen lens geniş açı işi görebilecek 14 noktasından başlıyor. Lenslerinin hiçte fena olmadığını duyduğum bir marka. Yanılmıyorsam AF nin icatçısı. Şimdede Live LCD ekranı ilk DSLR makinelere sokan marka oldu. Makro çekimleri için çok büyük bir avantaj. Oynar LCD ekran geliyor, makro çekimleri için çok hoş bu özellik. Güzel bir gövdesi var kanımca. Bülent Uzun abimizden maşukiye gezisinde gördüm. Gövdeden sensorun titretilmesi ile tozun engellenmesi bu alette var. Lens çeşitliliği doyurucu olurmu, lensleri pahalı mı gibi kaygılarımız olabilir. Biri çok noise oluşturuyor dedi beni soğuttu bu aletten. Aklımın bir kenarında ama...Vizör kameranın köşe kısmında konumlanmış, sağ gözünü kullananlar için ideal bir durum. Küçük ve karanlık olduğu söyleniyor. ülkemizde 2200 14-45 lens ile, 1200 dolara amerikadan getirtilebilir 14-45 50-150 lens ile birlikte. Toz engelleme özelliği makine açılırken uygulandığından makine 2 sn gibi uzun bir sürede açılıyor.








Canon 400D D-SLR


10,2 mp, 9 nokta AF, 2.5 LCD ekran, Titreşimli sensor ile toz engelleme sistemi ile geliyor. Bir poz eksik pozluyormuş makine. Versiyon güncelleme ile düzeltebilir bu hatayı Canon. 350d nin çabuk aşınan gövdesinden sonra bunun gövdesini merak ediyorum doğrusu. Ama karanlık çekimlerde başarılı bir makine olacağını düşünüyorum kullandığı CMOS sensörden dolayı. Atlanmaması gereken kaliteli bir ürün olduğu aşikar. 714$ amerikan sitelerinde gövdesi.

Bunların dışında k10d yi incelemeliyim. Her özelliği ile canon 30d nin ayarında ve titreşim engelleme özelliği gayet başarılı. Asa performansı sony a100 den bir testte gördüğüm kadarı ile tartışılmayacak derecede başarılı gibi. Ama bunun ile yetinilmemeli. 4 stop ile titreşim engelleme gövde ile geliyor. 10,2 mp, 22 bit lik bir makine.

26 Kas 2006

America's Sweethearts (2001)



Hem karı-koca olan hemde filmlerde birlikte oynayarak halkın büyük beğenisini kazanmış bir çift Catherine Zeta-Jones, John Cusack Catherine'in onu aldatması üzerine ayrılmak üzeredir. Fakat son filmleri vizyona verilmek üzere olduğunda Billy Crystal tarafından bir araya getirilmelidirler. Türü severler için güzel sıcak bir film.
imdb puanı: 5.7
http://www.imdb.com/title/tt0265029/

The Departed (2006)


Köstebek
Polis akademesinden mezun olan iki öğrenciden biri mafyanın polisler arasına soktuğu köstebektir. Diğeri ise polislerin köstebeği olacaktır. Kısa sürede güya bulaştığı pislik yüzünden atılır. Film gayet uzun bir film olmasına rağmen oldukça sürükleyici, sonuna kadar sıkmadan izlettiriyor kendini. Ara ara o kadar zekice şeyler yapılıyor ki, senaryonun özenilerek yazıldığı ortaya çıkıyor. Fakat bu kadar müthiş giden filmin sonu biraz daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum. Kesinlikle tavsiye ederim.
imdb puanı: 8.4

Amerikan Üniversitesi Mezuniyet Konuşması


Amerikan Üniversiteleri

Amerikan üniversitelerinin bir adeti var. Her yıl, her üniversite kendi alanında çok sivrilmiş ama mutlaka akademik hayattan gelmesi de gerekmeyen bir önemli ismi mezuniyet konuşması yapmak, yeni mezunlara çeşitli öğütler vermek üzere davet ediyor.Aşağıda 2000 yılında , ünlü Yale Üniversitesi'nde yapılan mezuniyet töreninde konuşmak üzere davet edilen Oracle bilgisayar şirketinin kurucusu ve genel müdürü Larry Ellison'un şaşırtıcı, hatta şok edici konuşması var.

"Yale Üniversitesi mezunları, daha önce böyle bir giriş görmediğiniz için özür dilerim ama benim için bir şey yapmanızı istiyorum.

Lütfen, etrafınıza iyi bir bakın.. Solunuzdaki sınıf arkadaşınıza bir bakın. Sonra sağınızdaki sınıf arkadaşınıza bir bakın.Ve şimdi şunu aklınıza koyun:Bundan beş yıl sonra, on yıl sonra, hatta otuz yıl sonra, solunuzdaki kişi hiçbir şeyi başaramamış olacak. Sağınızdaki kişi de aslında hiçbir şey başaramamış olacak.Ve siz, ortadaki? Ne bekliyorsunuz? Siz de başaramayacaksınız.

Başaramayacaksınız. Aslında bugün şöyle bir etrafıma baktığımda parlak gelecek için yüzlerce umut ışığı göremiyorum. Yüzlerce değişik endüstride liderliği ele alacak kişiler de göremiyorum. Görebildiğim tek şey, geleceği başarısızlıktan başka bir şey olmayacak yüzlerce insan. O kadar. Sinirlendiniz. Bu anlaşılabilir bir şey. Ben, Lawrence 'Larry' Ellison üniversite terk, kim oluyorum ve bu yetkiyi nerden alıyorum ki, ülkenin en prestijli yükseköğrenim kurumunun bu yılki mezunlarına böyle şeyler söyleyebiliyorum?

Bu yetkiyi nereden aldığımı söyleyeyim: Çünkü ben, Lawrence 'Larry' Ellison, üniversite terk ve dünyanın en zengin ikinci adamıyım. Siz değilsiniz.Çünkü Bill Gates, o da üniversite terk ve dünyanın -şimdilik- en zengin adamı. Siz değilsiniz.Çünkü Paul Allen, o da üniversite terk ve dünyanın en zengin üçüncü adamı. Siz değilsiniz.Başka örnekler de var. Mesela Michael Dell, o listede 9 numara ve yukarı doğru hızla tırmanıyor, o da üniversite terk. Ve siz o listede hâlâ yoksunuz.Hımmm... Şimdi çok kızdınız. Bu da anlaşılabilir. O halde biraz da egolarınızı okşamama izin verin.Pek çoğunuz burada dört ya da beş yıl eğitim gördünüz. Önünüzdeki yıllar için epey iyi bir eğitim aldınız, bilmeniz gereken pek çok şeyi öğrendiniz. İyi çalışma alışkanlıkları edindiniz. Burada size o önünüzdeki yıllar boyunca yardımcı olacak bir sürü insan tanıdınız, onlarla bağlantı kurdunuz. Ve hayat boyunca yanınızdan ayrılmayacak bir kelimeyle güçlü bir ilişkiniz oldu burada: Terapi.Bunların hepsi güzel şeyler.Ama gerçekte, o kurduğunuz arkadaşlık bağlantılarına fena halde ihtiyacınız olacak. O çalışma alışkanlığına ve 'terapi'ye de ihtiyaç duyacaksınız hayat boyu.İhtiyacınız olacak, çünkü üniversiteyi terk etmediniz. Dolayısıyla asla dünyanın en zengin insanları arasına katılamayacaksınız.. Elbette, belki de listeye 10 ya da 11. sıradan, Microsoft yöneticisi Steve Ballmer gibi, girebilirsiniz.. Ama herhalde onun kimin için çalıştığını söylememe gerek yok, değil mi? Sadece kayda geçsin diye söylüyorum, o da zaten master sınıfından terk. Biraz geç kalmış anlayacağınız.

Son olarak, herhalde bazılarınız ya da umarım bu konuşmadan sonra çoğunuz kendi kendinize soruyorsunuz: 'Yapabileceğim bir şey var mı? Bir umudum var mı?'Maalesef hayır. Çok geç kaldınız. İçinize çok şey dolduruldu, siz onlara bakıp çok şey bildiğinizi sanıyorsunuz. Artık 19 yaşında değilsiniz.Eveeet, şimdi gerçekten çok kızdınız. Bu anlaşılabilir bir şey. Belki de şu an, size bir umut ışığı vermenin, bir çıkış yolu göstermenin tam zamanıdır.Hayır, 2000 mezunları size değil. Siz kaybettiniz. Sizi, yılda 200 bin dolarlık komik maaş çeklerinizle baş başa bırakıyorum. Üstelik o maaş çekinin üstünde sizden birkaç yıl önce okulu terk etmiş birinin imzası olacağını söyleyerek.Öğütlerim size değil daha alt sınıfta okuyanlara.Size söylüyorum: Hemen ayrılın. Daha güçlü söyleyemem: Ayrılın. Hemen toplayın eşyalarınızı ve fikirlerinizi ve bir daha geri dönmeyin. Terk edin. Her şeye yeniden başlayın.Size söyleyebileceğim tek şey, o başınızdaki kepler ve kıyafetin sizi aynen şu güvenlik görevlilerinin beni kürsüden aşağı çektiği gibi aşağı çektiği..."

20 Kas 2006

Evde Sinema Keyfi

burada evde sinema için nasıl bir donanımla zevkli sonuclar alabileceğimiz tartışalım.paylaşımcı bir başlık olması dileğiyle...


OYNATICILAR

...ilk önce nasıl bir medyayı oynatacağımız önem kazanıyor.ben dvd, divx, vcd oynatıcı olarak size tek ve basit bir öneri sunabilirim. adıda vestel slim dvd divx player. sorunsuz ve kaliteli bir ürün. divx leri sorunsuz oynatabildiği gibi yeni çıkan görüntü formatlarını destekleyebilecek şekilde tasarlanmıştır. sessiz çalışır....
tv outlu laptop...bunun dvd oynatıcılardan aşağı kalan hiç bir yanı olmadığı gibi artı olarak yeni çıkan görüntü formatlarını sorunsuz desteklemek gibi bir durumu var. eğer film zevkinin sorunsuz olmasını istiyorsanız ekran kartının kendi belleği olmalıdır. ayrıca ekran kartları ati ve nvidia olarak iki markadan ibarettir genellikle. ati alırsanız donanım direk olarak tv ye görüntü çıkarabilmektedir. ekran kartınız eğer nvidia ise tvtool diye bir harika programdan faydalanmanız gerekir. bu programda görüntünün tvye aktarılabilmesi için herşey düşünülmüştür.
divx oynatıcı alırken nelere dikkat etmeli.1 görüntü ve ses kalitesinin iyi olması.2 oynatıcağı video için garip sınırlandırmalarının olması (yok çözünürlük böyle olacak, yok uzunluk bundan uzun olamaz)3 sessiz çalışması4 xvid formatını da sorunsuz destekliyebilmesi5 altyazı yı türkce olarak ve sorunsuz desteklemesi6 yeni çıkan görüntü formatlarını uyumlu güncellenebilecek şekilde geliştirilmiş olması...

ben ibm ile görüntü aktarımında problem yaşamıyorum. ama bu benim kullandığım arayüzden kaynaklanıyor. (ati arayüzünün marifeti) yani benim bilgisayar ve diğer ekran da ayrı ekranlar gibi kullanıyor bilgisayarım.
hoş nvidia da tvtool ile de problem yaşamadım. ama ilk tv aktarımı tecrübelerimde baya baya problem yaşamıştım. (körleme yapma filan, doğru programlar ile iyi sonuca varılıyor
bilgisayardan görüntü aktarımında kablo aktarımında önemli olan mümkünse ara dönüştürücü kullanmamak. ben s-video yu mesela skart girişte kullanmıyorum. s-video girişi olan bir tv ye aktarıyorum sadece. dönüştürücüye mümkünse iş bırakmamak lazım. (ciddi kalite kayıpları hatta siyah beyaz görüntü olabiliyor. tabi bunu dönüştürücünün kaliteside etkiliyor)
e bu kadar uğraşın sonucunda sonuc mükemmel oluyor hali ile.
vestelin divx playeri hakkında hiç kötü duyumum olmadı. Ben philips 3010 kullanıyorum. Ibm laptopun ses çıkışından daha kaliteli ses, görüntüsünden daha iyi görüntü elde ettiğimi söylemeliyim. Ama hızlı ileri sarmalarda alt yazıyı unutuyor. Filmin adının alt yazı adı ile aynı olmasını istiyor. Alt yazı adı çok uzun ise iki cd lik filmlerde tek bir dvd ye kaydetmişseniz siz ikinci filmi izlerken, birincinin alt yazısı oynayabiliyor, alt yazı ve film adlarını kısaltarak dvd ye kaydetmek gerekiyor. Onun dışında çok iyi bir alet. İnternetten türkçe güncelleştirmesini kurmayı unutmayın.

SES SİSTEMLERİ

ses sistemleri özellikle aksiyon filmlerinde önem kazanır.ses sistemi olarak secenek oldukça fazladır. ve çok makul fiyatlardan milyarları bulan fiyatlara kadar pek çok seçenek vardır.
hatta dvd player'i direk tv ye bağlayarak en basit ses sistemini kurmuş oluruz.
bu tür sistemler 2, 2+1, 4+1, 5+1, 6+1 hopörlerden oluşabilir.
bu tür sistemlerin çıkış gücü, bas ve tiz üretme kalitesi. bunları kontrole ne kadar izin verdiği çok önemlidir. çıkış gücü olarak anlık çıkış gücü asla ölçüt olmamalıdır. sürekli olan çıkış gücü önemlidir.
ayrıca sistemin ürettiği gürültüde önemlidir. bu tarz sistemlerin bekleme konumunda tamamen sessiz olabilmesi önemlidir. yoksa her zaman ses kirliliği ile karşı karşıya kalabaliriz.
2--> stero sistem. iki ayrı birbirinden bağımsız hoporler söz konusudur. sağ hoporler ve sol birbirinden bağımsız ses üretebilir.2+1--> stero sisteme bas üretecek bir hoporler etkilenmiştir. bu tars sistemlerde büyük hoporler genellikle ahşaptır ve odanın zemine konması gerekir.
4+1, 5+1, 6+1 ses sistemleri. bu tür sistemler çevresel, veya tam olarak 3 boyutlu ses üretebilirler.
tabi hoporler sayısı arttıkça odadaki kablo karmaşası artacak. bunların kurulumu zahmetli olacak ve taşınmaları oldukça zorlaşacaktır.
pek çok filmde de çoklu hoporlerlere ihtiyacınız olmayacaktır. bu nedenle odanız müsaitse ve aksiyon filmleri seviyorsanız çoklu hoporlerleri tercih ediniz. yoksa kesinlikle 2+1 tavsiye ederim.
hoporler hususunda deneyimlerim şunu gösterdi. genel olarak pahalı sistemlere gerek yok. creative veya philipsin pc ler için ürettiği 2+1 veya 4+1 5+1 6+1 sistemleri çok rahat işinizi görecek, sizi şaşırtacak performansa ve fiyata bulabilirsiniz. ayrıca bu tür sistemler 50 m2 lik bir salon için doyurucu ses üretebilmektedir...
philips tercih edilebilecek sistemler
creative sistemler
bu sistemlerden 2+1 ve üstü olanlar çok iyi fiyat performansa sahiptir...
selam ve sevgiyle

GÖRÜNTÜ BİRİMİ -PROJEKSİYON CİHAZLARI
evde sinema için bence en en önemli ve en pahalı parçası görüntü birimidir. ses sistemlerine vermek istemediğim parayı görüntü birimlerine rahatlıkla verebilirim.
bu işin de en iyi yapan ve tuzlusu ne yazıkki projeksiyon cihazları. bir projeksiyon cihazına dvd veya bilgisayar bağlamak mümkündür. ayrıca yeni geliştirilen bazı elektronik parçalar tv izlenebilmesi için gerekli donanımı sağlıyor.
projeksiyon cihazları tepe göz mantığı ile istediğiniz görüntüyü perdeye veya duvara yansıtabiliyor. kaliteyi etkileyen diger görüntü birimlerinde pek önemi olmayan oda ışık düzeyi bu sistemlerde çok önem kazanabiliyor.
en uygun şartlar lambası yüksek güçte olan bir sistemi mümkün olan en karanlık yere kurmaktan geçiyor.
projeksiyon cihazları şu ara 1 milyar düzeyine kadar indi. kaliteli markalar 800 dolar veya avro dan başlıyor. fakat bu kadar makul sayılabilecek fiyatlarına rağmen bir nedenden dolayı hala çok tercih edilemiyorlar. her projeksiyon cihazı ile gelen lambanın belirli bir süresi var. ve ondan sonra yeni lamba almanız gerekiyor. bu süre 2000 ile 5000 veya biraz daha fazlası kadar olabiliyor. bu marka ve modele göre değişiyor. bu lambaların fiyatı da 200 avrodan başlıyorki oda kayda değer bir bedel.
Kontrast oranı ne kadar yüksekte renkler o kadar gerçeğe yakın demektir.
projeksiyonlar iki ayrı teknoloji ile üretilirler genelde DLP , LCD
DLP
• Daha küçük boyutlar • Yüksek Kontrast
LCD
• Işığın daha efektif kullanılması • Daha keskin görüntüler
DEZAVANTAJLAR
DLP
• Daha az doygun renkler
LCD
• Görüntü piksellerinin daha fazla algılanması • DLP projektöre göre daha büyük boyutlar
bir projeksiyon cihazı alacaksanız
1 aydınlık ortamdaki resim kalitesi (ışık gücü ve kontrast etkiler)2 birlikte perde gelip gelmediği3 lamba gücü ve ömrü4 verebildiği contrast (keskinlik)5 var olan donanımlarınız ile uygunluğu (ses veya görüntü üreten birimler)6 renk performansını ve parlaklığı7 çözünürlüğü
önem kazanıyor.
internette bazı siteler kendi projeksiyon sistemlerinizi nasıl kurabileceğiniz bile anlatılıyor.
eğer paranız yetiyorsa dlp teknolojili sony ve nec (tabi lamba ömrü uzun olan) cihazları gönül rahatlığı ile alabilirsiniz...

Picassa


şu ana kadar gördüğüm en pratik, en yararlı foto işleme yazılımı. özellikle dijital foto makinesi kullanan bunu e-mail olarak yollamak için ayrı ayrı küçülten, arkadaşlarına mail olarak atan, onları kataloglamak için zaman ayıran, kişiler için düşünülmüş.
pek çok profosyonel programda görebildiğimiz pek çok efekt burada tek tıklama ile tıkır tıkır yapılıyor. kullanımı anormal pratik, gmail veya outloka kurulan her hangi mail programı ile entegre çalışıyor. ayrıca google da isterseniz otomatik olarak web albümü oluşturuyor 250 mb yer bedava veriliyor.
google'ın iyi bir hizmeti olan blog hizmeti ile de entegre çalışıyor. (bu hizmeti de yeni keşfettim, tavsiye ederim örneğin.. www.fatihmazi.blogspot.com) bunların hepsinin başaran program 5 dakikada bilgisarınızda. kurulumun ardından bütün fotolarınızı otomatik katalogluyor hiç sizi uğraştırmadan arka planda. sonra her açıldığında (siz açtığınızda) diğer fotoları da ekliyor kataloğuna. kesinlikle tavsiye ediyorum, kaçırmayın bu programı...
ilgilenler için...http://picasa.google.com/

Engelli Sitelere Erişim


Normalde bir siteye erişimi engellemek kimsenin haddi değil. eğer ortada bir suç varsa gider mahkeme kararı ile kapatırsın siteyi. ama geri kalmış bir ülkede sistem kanunlara göre işlemeyebilir.
ülkemiz telekomun dns sunucusu üzerinden sansür uygulamaktadır. buna benzer engelleme dünyada çin ve iran gibi ülkelere mahsus bir durumdur. kendi dnslerimizi kurarak bu saçma durumu engelleyebiyoruz. kurmak dediğim bir program var indiriyoruz next next next finish diyerek kuruluyor. bize bişi bırakmıyor.
Xp-2000 için: http://ntcanuck.com/download/051111twdns.zip95-98-me için: http://ntcanuck.com/download/BIND-LE.exe

Gtalk


google yine yaptı yapacağını. iki kafadarın kurduğu şu an dünyanın en iyi arama motoru olan google tarafından 900 kb lık anında mesajlaşma yazılımı geliştirildi. şu an oldukça hafif olan bu yazılım msn gibi online hale gelebilmek için uzun süre bizleri bekletmiyor. çok hafif olmasının yanında oldukça sade bir program. şu an çok gelişmiş özelliklere sahip değil, fakat mesajlaşmada ve sesli iletişimde oldukça hızlı ve başarılı. çok yakın bir gelecekte sanıyorum diğer mesajlaşma yazılımlarının pabucunu dama atacak kadar gelişebileceğini anlayan yahoo ve microsoft kendi yazılımlarının kullanıcılarının birbirlerini görebilmeleri için ortak çalışmalara başladığını duyurmuş.
http://www.google.com/talk/
gtalk indirin kullanın, tavsiye ederim. mazifatih@gmail.com

18 Kas 2006

Taking Lies (2004)

Bir psikopat-katil öldürdüğü kişilerin yalnız ve hayatlarını yaşayabilecekleri kişiler olmasına dikkat ediyor. Öldürdüğü insanın hayatını yaşıyor, taki uygun başka bir kurbana denk gelene kadar. Bunu araştıranları baya zorlayan bu adamı yakalamak geleneksel metotlar ile mümkün olmayacaktır. Film gerçekten güzel bir senaryoya sahip ve çok iyi çekilmiş. imdb puanı düşük olması sizi yanıltmasın. Ethan Hawke, Angeline Jolie çok iyi bir ikili olmuş. Mutlaka izleyin...
imdb puanı: 5,8




Love in the Afternoon (1957)


Gary Cooper dünyayı yıl boyunca dolaşan ve heryerde sevgili bulan çok zengin bir adamdır. Audrey Hepburn kendi halinde bir dedektifin kızıdır. Dedektifin bir müşterisinin karısı Gary ile kendini aldatmaktadır. Müşteri kızarak onu öldürmeye gidecektir. Audrey ondan önce davranarak Gary'nin hayatını kurtarır. Birlikte geçirdikleri kısa sürede Audrey ona aşık olur fakat Gary için bu çok sıradan geçen bir olaydır. Acaba bir arada olmaları mümkünmüdür. Gerçekliğe pek oturmayan, yinede izlenmesi hoş bir film. Türü sevenler sıkılmadan izleyebilir.
imdp puanı: 7,3
http://www.imdb.com/title/tt0050658/

Charade (1963)


Cary Grant, Audrey Hepburn baş rol oynuyor. Kocasını hiç göremeyen, onunla boşanmak üzere olan Audrey kocasının öldürüldüğü haberini alır. Cenaze törenine gelen insanlar 3-4 kişiden ibarettir. Belliki hepside kocasını pek sevmemektedir. Aralarından biri toplu iğne batırır cesedine öldüğünden emin olmak için. Cary ise defalarca Audrey'in güvenini kazanıp yalanları ile onu defalarca kendinden yine uzaklaştırır. Cenazeye gelenler ise teker teker öldürülecektir. Filmin sonunda cinayeti işleyen demek buymuş, vay be dediğimiz filmlerin atalarından. Benim hoşuma gitti.
imdb puanı 8,0

15 Kas 2006

Kedi

Posted by Picasa
Maşukiye gezisinden...

My Name Is Nobody (1973)


Batının en hızlı kovboyunun karşısına bir anda adı 'hiçkimse' olan bir kişi çıkacaktır. Hiçkimse ile aralarında atışsalarda birbirlerine bir şekilde yakınlaşırlar. Hiçkimse o kadar hızlıdır ki karşısına çıkan kişilere silah dahi çekmeden onları etkisiz hale getirecektir. 150 azılı kovboy ise onu aramaktadır. İzlemesi keyifli bir kovboy filmi. Tavsiye ederim.
'-Bu yalanlara hiçkimse inanmaz.'
'-Hiçkimse ondan daha hızlıdır.'

13 Kas 2006

Histoire d'Adèle H., L' (1975)


Adele Victor Hugo'nun kızı. Ülkesinden kaçarak sevgilisini evlenmeye ikna etmek için yeni dünyaya gide. Fakat işler istediği gibi gelişmeyecek, eski sevgilide umduğunu bulamayacaktır. Onu yeniden elde edebilmek için elinden geleni yapacak, yine de başarılı olamayaktır. Ama kolay kolay vazgeçmeye de niyeti yoktur. Bir zamanı anlatan gerçek kişiler, gerçek bir hayat öyküsü. İzlenmesi gereken eski zaman filmlerinden...
imdb puanı: 7,4

Babel (2006)



Film 4 ayrı kültürü işliyor. Amerikalı çift Fas'a tatile gitmiştir. Fasta bir çocuk elindeki tüfeği denemek için otobüse ateş eder. Cate Blanchett'i vurur. Brad Pitt karısının başında çaresiz çabalar. Silahın sahibi japon bir iş adamıdır aslında. Amerikalı ailenin Meksikalı bakıcısının oğlunun düğünü vardır, bu nedenle meksikalı kadın baktığı iki çocukla birlikte dönmelidir. Amerikalı bir insanın ne kadar kıymetlı olduğu, insanların aslında iyi oldukları, onları bu hale getiren gerek kültür gerek çevre ve ekonomik durum olduğu vs. İnce bir dille, Amerikanın dünyanın patronu gibi davranmasını da eleştiriyor. Her kültürü, devletlerini, insanlarını kesitler halinde inceliyoruz bir olayın çevresinde, paralelel zamanlarda. Tavsiye ederim...

'- annem meksika tehlikeli demişti.
-haklısın, çünkü meksikalılarla doludur...'

imdb: 7,8
http://www.imdb.com/title/tt0449467/

Göl akşamları 2

Posted by Picasa

Maşukiye gezisinden

Göl akşamları

Posted by Picasa

Maşukiye gezisinden

Hayata tutunmak

Posted by Picasa

Maşukiye gezisinden

Mantar (makro)

Posted by Picasa

Maşukiye gezisinden

...

Posted by Picasa

Maşukiye gezisinden

Yarış

Posted by Picasa

Maşukiye gezisinden

Süslü

Posted by Picasa

Maşukiye gezisinden

Mantar, Makro

Posted by Picasa

Maşukiye gezisinden

10 Kas 2006

The Philadelphia Story (1940)


İki yıl önce anlaşamadığı için çocukluk aşkından boşanmış olan Katharina Hepburn düğün hazırlıkları içersindedir. Eski kocası bir tehdit ile onun düğününe gazetecileri sokmayı başaracaktır. Gazeteci (James Stewart) ile beklenmedik bir şekilde gelin yakınlaşacaktır. Bir yandan da ilk aşkı olan Cary Grant ile durmadan didişmektedirler. Düğüne bir kaç saat kala herşey değişebilir. Kısa bir zamanı anlatan güçlü bir hikaye. Tam bir romantik-komedi klasiği. Tavsiye ederim.
imdb puanı: 8,1

9 Kas 2006

Roman Holiday (1953)


Belkide Audrey Hepburn 'un en güzel olduğu film. Henüz 24 yaşındayken başrol oynadığı film. Bir prensesken roma ziyaretinde, sıkılır, sıkılır artık dayanamaz ve kaçar. Dışarda bir bankta uyurken bir gazateci ona denk gelir. Zarar gelmesin diye gecenin bir vakti bu genç kıza evine götürür. Bir gün sonra prenses olduğunu anlar, prenses ise kimliğini ona karşı gizlediğini düşünmektedir. Birlikte bir gün Roma'da geçireceklerdir. Prensesin kaybolması olay olur vs. Sıcak güzel bir öykü. Güzeller güzeli Audrey Hepburn'u izlemek ayrı bir keyif. Tavsiye ederim...
imdb puanı: 8,0

A Scanner Darkly (2006)


D adlı uyuşturucu madde beynin iki lobunun uyumlu çalışmasına engel olarak kalıcı fonksiyon yitirilmesi ile başlayan ölüme kadar giden bir süreci başlatabilecek çok tehlikeli bir maddedir. Bu maddeyi dağıtanları ele geçirmek için devlet tarafından ekip kurulmuştur. Ekip çok özel kıyafetleri sayesinde kimse tarafından tanınamamaktadır.
Filmde kullanılan metot çok ilginç, bu sayede gerçek karakterler yarı animasyon şekilde izlenebiliyor. Gerçek mimikleri ile.
Filmde insanı şaşırtabilecek bir son olmasına rağmen, çok üzerinde düşünülmeyecek, belki iyi oyuncuları ile izlenmeyi hakeden bir yapıt.
imdb puanı: 7,4

8 Kas 2006

Testere 3 (2006)


Kasap filminin üçüncü versiyonu.

İkincisini film kendini tekrar ettiği için hiç beğenmemiştim. İnsanlar ölmemek için çok zor bişiyi yapıyorlar vs, bundan ders çıkarak hayatlarına yeni bir yön vermeleri umudu ile. Diğerlerinden farklı olarak tuzaklardan kurtuluş yok. Senaryoyu daha öncekiler ile bağdaştırıp "vay be" dedirtmeye çalışmışlar. Ama film sarmadı o anlamda. Beyin ameliyatı tıbbı olarak izlenebilir, ilerde lazım olursa diye :). (hannibal daki sahne kadar etkili değil kesinlikle onuda belirtmek lazım). Daha önceki filmlere getirmek istedikleri yeni boyutu ben beğenmedim. (yardımcısı ile ilgili). Senaryoya kafa yorup, her sahnede bir sürü salça kullandıkları bi gerçek lakin izlenmese de olur. (ikinci filmi birinciden sonra izlememe rağmen hiç hatırlamıyorum neredeyse senaryonun temel mantığı hariç, ilk filmle ilgili ise hiç birşey unutmamışım. Bu da ikinci film gibi unutulacaklar arasında). Sadece kesip-biçme hoşunuza gidiyorsa kesinlikle gidin...
imdb puanı: 6,7

7 Kas 2006

North Country (2005)



Kuzeyin soğuk ikliminde maden işçiliğini ağırlıklı olarak erkekler yapmaktadır. Genç kızken tecavüze uğramış ve kendi parasını kazanmak isteyen güzel Josey (Charlize Theron) madenciliğe başlar. Fakat işyerinde erkek egemen bir hal vardır defalarca tacize uğrar. Kadınların hakkının çiğnenmesine ve buna işlerini kaybetme korkusu ile ses çıkarmamasına daha fazla dayanamayarak dava açmaya karar verir.

Haklı mücadelesini vererek kendi durumundakileri de kurtaran ve belkide tüm dünyada benzer durumdakilerin hakkını aramalarına vesile olan bir girişimin başlangıcını öykülemiş. Bazen kendi gibi tacize uğrayan kadınların, ailesinin, çocuğunun, arkadaşlarının, avukatının bile bu davaya karşı gelmesine rağmen, tek başına bu davaya kendini adıyor.

Konu ilginizi çektiyse zevkle izleyeceğiniz bir film.

'-Nefret ekmek emek ister, Öyle insanlardan kolay bir şekilde nefret etmek kolay değildir. Buna hazır mısın?'

imdb puanı: 7,3

http://www.imdb.com/title/tt0395972/

6 Kas 2006

The Good Girl (2002)


30 yaşında sıkıcı bir hayatı olan ve kocası ile iletişim problemleri yaşayan bir kadın işyerinde çalışan 22 yaşındaki genç ile yakınlaşır. Bu yakınlaşma aşka dönüşür. Fakat çocuğun ruhsal problemleri ortaya çıkacak, pek çok kişi bu aldatmanın farkına varacaktır. (filmde herkes farkına varıyor, işyerinde ki farklı arkadaşları ayrı ayrı, eşinin kankası vs). Eşinin kankası onunla bu meseleyi konuşmak ister, ona hayran olduğu kocasını da çok sevdiği, hep onun gibi birini aradığını söyleyip onunla yatmak istediğine getiriyor konuşmayı. Çünkü onunla yatmaz ise asla başkasına ilgi duyamayacaktır gibi saçmalıyor. Kadın mecbur kalıyor haliyle. Aldatan insanın yakalanması bu kadar mı olur diyecek kadar fazla yakalanıyor anlayacağınız kadın. Eşinin arkadaşı ile birlikte olurken de genç aşığı buna şahit oluyor vs...


Film bu sorgulamaları insana yaptırdığı için izlenmesi gerekir diye düşünüyorum.

imdb: 6,7



5 Kas 2006

Il Postino (1994)


Pablo Neruda'nun küçük bir hayat kesiti. Ülkesi Şili'den kominist fikirlerinden dolayı sürülür. İtalya'da bir adaya yerleşir. Orada mütavazi bir evde karısı ile 1 yıl geçirecektir. Bir postacı ona her gün gelen mektupları götürmektedir ve aralarında bir arkadaşlık başlar. Poblo Neruda onu hem fikirleri ile, hem hayata bakışı ile, hem de şairliği ile etkileyecektir. Bu sıcak öyküyü izlemenizi tavsiye ediyorum.


"-pablo düğününde şahitin olamaz, o tanrıya bile inanmıyor, tanrıya inanmayan birine tanrı niye şahit olarak inansın?

-fakat o katolik

-onlar rusyada çocuklarını yiyorlar. karısı var niye çocukları yok sanıyorsun..."


"-gülüşün bir kelebek gibi"


"-en bilgece söz bile çok tekrarlandığında aptal bir fikir gibi gelir..."


birde dilimize çevrilmiş bir şiiri...


Yavaş yavaş ölürler

Seyahat etmeyenler,

Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,

müzik dinlemeyenler,

vicdanlarında hoşgörmeyi barındırmayanlar.


Yavaş yavaş ölürler,

İzzeti nefislerini yıkanlar

Hiçbir zaman yardım istemeyenler.
Yavaş yavaş ölürler

Alışkanlıklara esir olanlar,

her gün aynı yolları yürüyenler,

Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,

Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen,

veya bir yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler

İhtiraslardan ve verdikleri

heyecanlardan kaçınanlar,

tamir edilen kırık kalplerin

gözlerindeki pırıltıyı

görmek istemekten kaçınanlar

yavaş yavaş ölürler.


Yavaş yavaş ölürler

Aşkta veya işte bedbaht olup

istikamet değiştirmeyenler,

Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,

Hayatlarında bir kez dahi

mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.

Yavaş yavaş ölürler.


imdb puanı: 7,6
http://www.imdb.com/title/tt0110877/

4 Kas 2006

While You Were Sleeping (1995)


Jetoncu kız tren istasyonuna düşen ve hayran olduğu avukatı kurtarır. Komaya girmiş olan avukatın ailesi bir yanlış anlama sonucu kızı nişanlısı sanır. Kız belli sebeplerden bunu ailesine açıklayamaz. Aynı zamanda avukatın kardeşine aşık olur. Yeni birşeyler vermesede sıcak öyküsü ile sıkılmadan izleniyor. Türü sevenlere tavsiye ederim...
imdb puanı: 6,4

Side

Posted by Picasa

Antalya-Side

Fırtına

Posted by Picasa

Antalya-Side Fırtına esnasında çekildi

Zeynep

Posted by Picasa

Tekirdağ-Marmara Ereğlisi

Sisli orman

Posted by Picasa

Bolu-Abant